İNGİLTERE sömürgeci özelliğiyle tanınan bir ülke… Büyük Britanya, güneş batmayan imparatorluk olarak biliniyor. Sömürgesinde oldukça çok ülke bulunuyordu. 3 ülke var ki, şartları birbirine benziyor: Filistin, Keşmir, Doğu Türkistan. Üçünün de tarihinde İngiliz sömürüsünün etkisi var. İngiltere, Britanya İmparatorluğu yıkılıp pek çok ülkeden çekilirken bile sorunlar bırakmayı ihmal etmedi. Keşmir, Doğu Türkistan bunlar arasında…
Siyonizm’in 5 bin seneyi aşan süredir devam eden Büyük İsrail’i kurma, Arz-ı Mev’ud’a ulaşma ideali var. 1897’de İsviçre’nin Basel şehrinde toplanarak 100 senelik plan yaptılar. İlk 50 senede Filistin toprakları üzerinde İsrail devletini kurmayı hedeflediler.
Emperyal İngiltere şer işlerin yanında. 1917’de Balfour Deklarasyonu ile Siyonizm’in hedefine ulaşmasına destek verdi. Bununla da yetinmedi. ABD, Fransa, İtalya gibi ülkeleri de devreye sokarak 1947’de BM aracılığı ile bölgede İsrail devletinin kurulması kararını çıkarttı. Entrikalarla Filistin toprakları işgal edildi. 1948’de de İsrail terör devleti kuruldu.
Son 72 senedir bölgede huzurdan eser kalmadı. Feryatlar semaya yükseldi. Kan ve gözyaşı sel olmuş durumda. Filistin toprakları işgaller yüzünden daha da daraltılıyor. Ülke periyodik olarak soykırıma tabi tutuluyor. Toprakların asıl sahipleri olan Filistinliler öz yurtlarında garip. Etkili güçler gelişmelere ilgisiz. Müslümanların kurumsal birlik sağlayamamış olmalarından faydalanıyorlar. Zulmün durdurulması, Müslümanların uyanarak geleceklerine sahip çıkma iradesi göstermelerine bağlı.
DOĞU TÜRKİSTAN
İNGİLTERE’NİN sömürge kıskacını Doğu Türkistan’da da görüyoruz. Deniz aşırı ülkelere genişleme siyaseti güderken, siyasî, ticarî çıkarları için Türkistan’a da el attı. Aynı amaçları taşıyan Rusya ile rekabet halindeydi. İngiltere; Hindistan, Çin, Türkistan meselesiyle uğraşırken Avrupa’da yalnızlaşmaya başladı. Bu arada Almanya “birliğini” kurduğu; Rusya Karadeniz’de güç haline geldiği için Asya’dan çekilmek zorunda kaldı.
İngiltere, Rusya’nın bölgeye yayılmasını istemiyordu. Bazı oyunlarla Doğu Türkistan’ı Çin’in yanına itti. Orada da birbirine zıt 2 toplum oluşturmayı başardı. 1949’da Çin, Doğu Türkistan’ı işgal etti. Kitleler halinde katliamlar başlattı. Özellikle Doğu Türkistan’ın Müslüman olması Çinlileri çılgına çeviriyordu.
1952’den bu yana 29 bin cami ve Kur’an kursu yıkıldı; 1.200 cami kapatıldı. Kur’an nüshaları yakıldı; 120 bin İslâm âlimi idam edildi. Zulüm şiddetini sürdürüyor. İnsanlar toplama kamplarında tutuluyor; asimile edilmek için her yola başvuruluyor. Namaz, oruç, tesettür, selâmlaşma yasağı gibi.
Doğu Türkistanlı çocuklar küçük yaşta ailelerinden koparılıyor; dünyaya kapalı, hapishane tipi okullarda asimile ediliyorlar. Her an kontrol altındalar. Doğu Türkistanlı çocuklara, “Ben Çinliyim, ülkemi seviyorum” demeye zorluyorlar. Kısaca, zulmün her türlüsünü yaşatıyorlar.
İngiltere’nin sömürge ve ifsadının büyüklüğüne bakın ki; imparatorluğu yıkılıp pek çok ülkeden çekilmek zorunda kalırken bile, orada bir çıbanbaşı bırakmayı ihmal etmedi.
Bunlar sömürgecinin yaptıkları! Peki, biz Müslümanlar, kardeşlerimizin dertleriyle ne ölçüde dertliyiz?
KEŞMİR KRİZİ
KEŞMİR’DE de İngiliz parmağı var. 1947’de İngiliz sömürgesinden kurtulmuş; bağımsızlığını ilan etmişti. Keşmir halkı Pakistan’a katılmaktan yana tavır koydu. Fakat İngiltere sempatizanı olan prens, Keşmir’in Hindistan’a bağlanması kararı aldı. O günlerde sınırları, eski sömürgesi olan İngiltere belirliyordu. Yüzde 90’ı Müslüman olan Keşmir’i Hindistan’a bıraktı.
Bundan sonra iç isyanlar başladı. Onu Hindistan ile Keşmir arasında yaşanan savaşlar izledi. Pakistan Keşmir halkına destek verdi. Ülkenin yüzde 45’i Hindistan’ın, yüzde 35’i Pakistan’ın, yüzde 20’si Çin’in kontrolüne girdi. Hindistan yönetimi 72 yıldır Keşmir halkının Hindistan’dan ayrılma isteğini bastırmaya çalışıyor.
İşgalci Hindistan 1984’ten itibaren baskılarını iyice artırdı. Günde 3 bin Keşmirlinin katledildiği günler yaşandı. Her evde şehit ve yetimler oluştu. Hindistan her 10 Keşmirlinin başına bir güvenlik görevlisi koymasına rağmen Keşmir’in bağımsızlık direnişini kıramadı.
Keşmir, cenneti andıran güzelliklere sahip… Fakat baskı ve zulümler hayatlarını zindan ediyor. Keşmir halkına tecavüz, cinsel saldırı, zorla alıkoyma, ev hapsi, sokağa çıkma yasağı, onur kırıcı her türlü ceza reva görülüyor. Tam bir insanlık dramı ile karşı karşıyalar.
Keşmirliler, “İnsanlığı kurtarın” pankartı açarak seslerini dünyaya duyurmaya çalışıyorlar; ama duyan kim? Soykırıma dönüşen zulüm bitmek bilmiyor. En tabii insan hakları engelleniyor. Millî Görüşçüler ESAM aracılığıyla, “Keşmir’le Dayanışma Günleri” benzeri etkinlikler düzenleyerek kardeşlerinin sesini dünyaya duyurmaya çalışıyorlar. Milli Gazete