Hukukçu Prof. Dr. İlyas Doğan, TBMM’nin onayını bekleyen Çin ile Türkiye arasındaki suçluların iadesi anlaşması hakkındaki endişe ve görüşlerini dile getirdi. Doğan ayrıca, Türkiye’de gözaltına alınan ve daha sonra bırakılan Uygur Türkü aktivist Abdülşükür Abdülbasit (İhsan) ve umre ibadeti için gittiği Suudi Arabistan’da mahsur kalan ve Çin’e iade edilme tehlikesi bulunan Uygur Türkü Hamidullah Veli hakkında da son gelişmeleri aktardı.
Türkiye ile Çin arasında suçluların iadesi anlaşması Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onayını beklerken, Türkiye’de yaşayan Uygur Türklerinde endişeler devam ediyor. Doğu Türkistan mücadelesiyle yakında ilgilenen Hukukçu Prof. Dr. Av. İlyas Doğan, Kırım Haber Ajansına (QHA) yaptığı açıklamada Türk makamlar tarafından yapılan açıklamaların bu endişeleri ortadan kaldırmadığına dikkat çekerken, buna örnek olarak müvekkilleri Uygur Aktivistler Abdülşükür Abdülbasit ve Hamidullah Veli‘nin durumunu verdi. Türkiye’de gözaltına alınan ve mahkemeye çıkarılan Abdülbasit’in aldığı cezanın hukuki olmadığını savunan Doğan, Türkiye’de oturumu olan ve Suudi Arabistan’da mahsur kalan Veli’nin durumunun da kritik olduğunu söyledi.
ÇİN İLE TÜRKİYE’NİN ARASINDAKİ İADE ANLAŞMASI ENDİŞE VERMEYE DEVAM EDİYOR
Çin Ulusal Konseyi, 25 Aralık 2020 tarihinde Türkiye’de ikamet izni ve vatandaşlık alamayan on binlerce Doğu Türkistanlıyı endişeye sevk eden suçluların iadesi kararını kabul etti. Türkiye ile 2017 yılında imzalanan karar, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Adalet Komisyonunda henüz onaylanmadı. Prof. Dr. Doğan, Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti arasında imzalanan bu anlaşma nedeniyle Türkiye’deki Doğu Türkistanlılar açısından yaşanılan endişeye değindi. Doğan, bu konudaki görüşlerini şu ifadelerle dile getirdi:
“BİR AÇIKLAMASI OLMALI”
“Özellikle Uygurlar ile ilgili olumsuz uygulamalar devam ediyor. İnsanlar hala gözaltına alınmaya devam ediliyor. Bunun neden yapıldığının artık açıklanması lazım. Bu insanların çoğu Çin’e dönme şansı olmayan, döndükleri takdirde hayatları tehlikeye girecek olan kişiler. Buna rağmen ısrarla gözaltına alınıp alıkonuluyor ve geri gönderilme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyorlar.
“TÜRKİYE’NİN YABANCILARA OLDUĞU GİBİ UYGURLARA DAHA ANLAYIŞLI DAVRANMASI GEREKİR”
Türkiye Cumhuriyeti’nin daha önce hiç Türkiye’ye gelmemiş birçok yabancı ülkenin vatandaşlarını sadece isim, soy isim bilgisiyle vatandaşlığa kabul ettiğine (2011 iç çatışmasından sonra Türkiye’ye hiç gelmemiş olan Suriye vatandaşları örneğinde olduğu gibi) dikkat çeken Doğan, “İşte bu noktada Uygur Türkleri için de bir çözüm bulunması gerekiyor. Bu insanların Türk vatandaşlığına alınarak rahatlatılması gerekiyor.” dedi.
“İADE ANLAŞMASI TBMM’DE KABUL EDİLECEKSE, UYGURLARA VATANDAŞLIK VERİLMESİ GEREKİR”
Doğan, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:
“Şu an meclis gündeminde bulunan ancak kamuoyu tepkisiyle şu anlık geri plana itilen Türkiye ile Çin arasındaki suçluların iadesi anlaşması Türkiye’de bulunan Uygurlar açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor. Bu insanlar söz konusu anlaşma nedeniyle son derece huzursuz, TBMM’nin rahatlatıcı bir karar alması gerekiyor. Bu nedenle, iade anlaşmasının meclis gündeminden geri çekilmesi gerekiyor ya da hükumet bunu yapmayacaksa; Türkiye’deki 30 bine yakın Uygur’un Türk vatandaşlığına alınması gerekiyor.
“TÜRKİYE İLE UYUM VAAT ETMEYEN SURİYELİLERE GÖSTERİLEN CÖMERTLİK…”
Türkiye, Suriye’den gelen çoğunluğu Türkçe bile bilmeyen yaklaşık bir buçuk milyon Suriyeliyi vatandaşlığına almış durumda. Bu bağlamda Türkiye ile uyum konusunda çok da şans vaat ettiğini düşünmediğim bu yabancılara bu kadar cömert davranabilen ve kısa sürede vatandaşlık verebilen, Türkiye Cumhuriyeti’nin aynı soydan gelen Uygurlara daha anlayışlı, daha sahiplenici davranması gerekir.”
PROF. DR. DOĞAN: İHSAN’A KESİLEN PARA CEZASI TAMAMEN HUKUKA AYKIRI
Uygur aktivist İhsan’ın gözaltına alınmasının hiçbir hukuki dayanağı olmadığını vurgulayan Uygur aktivistin avukatı Prof. Dr. İlyas Doğan’ın, İhsan’ın idari para cezası kesilerek serbest bırakılmasına ilişkin aktardıkları şöyle:
“İhsan 31 Aralık’ta ayda bir defa Göç İdaresinin ilgili birimine gidip imza atmak şartıyla serbest bırakıldı. Ancak serbest bırakılırken idari para cezasına çarptırıldı. Zaten gözaltına alınmasının hiçbir hukuki dayanağı yoktu. İdari para cezası kesilmesi için yabancının bir kusuru olması gerekiyor. Bu nedenle kesilen para cezası tamamen haksız. Çünkü İhsan Türkiye’ye yasal yollarla gelmiş, ikamet izni talebinde bulunmuş, Türkiye’de süresiz oturma iznine sahip, yasal olarak bulunan birisi. Türkiye’de yasal olarak ikamet eden, süresiz oturma izni olan bir yabancıya böyle bir ceza kesilmesi tamamen hukuka aykırıdır. Kanuna göre bu tür para cezaları Türkiye’de izinsiz oturan yabancılara kesilebilir. Şu an iyi olan tek şey, ailesine dönmüş olmasıdır.
“HUKUKİ DAYANAĞI YOK, YANLIŞTAN DÖNÜLDÜ ANCAK…”
İhsan’ın gözaltına alınarak Geri Gönderme Merkezine kapatılmasının temel nedeninin ailesinden haber alma mücadelesi veren bir aktivist olmasından kaynaklandığını belirten Doğan,“Sebep, bu süreçte yaptığı faaliyetlerin sosyal medya üzerinden yankı uyandırarak basında sıkça gündeme gelmesi. Dolayısıyla gözaltına alınmasını haklı gösterilebilecek sebep olmadığı gibi dayanak gösterilebilinecek hiçbir suçu yok. Netice olarak serbest bırakılması ile bu yanlıştan dönülmüş oldu ancak bu 28 günlük süre zarfında endişe içinde ailesinden ayrı kalmış oldu.” dedi.
PROF. DR. DOĞAN: HAMİDULLAH VELİ’NİN DURUMU KRİTİK
Umre ibadetini gerçekleştirmek üzere Suudi Arabistan’a giden Uygur Türkü Hamidullah Veli, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını ve beraberinde alınan önlemler nedeniyle 9 ay boyunca Suudi Arabistan’da mahsur kaldı. Vizesinin kalma süresi doksan gün olan Hamidullah Veli, 20 Kasım 2020 tarihinde Çin istihbarat çalışanlarının peşine düşmesiyle ve Çin’e iadesinin talep edilmesiyle Suudi Arabistan güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındı.
Prof. Dr. İlyas Doğan, umre ibadeti için gittiği Suudi Arabistan’da mahsur kalan Uygur Türkü Hamidullah Veli’nin Çin’e iade edilme tehlikesinin sürdüğünü bildirdi. Doğan, Veli’nin durumunun son derece kritik olduğunu belirterek bu konudaki başlattığı hukuki girişimlerini şöyle aktardı:
“Uluslararası Af Örgütü, BM İnsan Hakları Komiserliği başta olmak üzere bütün insan hakları ile ilgili kuruluşlara mektup yazdım. Hamidullah Veli’nin Çin tarafından S. Arabistan’dan iadesinin istendiğini, 2005 yılında Tiananmen Meydanı’nda asılan Doğu Türkistan bayrağını dikmekle suçlandığını, iadesi gerçekleştiği takdirde hayatının riske gireceğini ve idam edileceğini bildirdim. Ailesi adına, S. Arabistan Büyükelçiliğine de aynı içerikte bir mektupla konu hakkında müracaatta bulundum. Ancak hiçbirinden henüz bir dönüş alamadım. Bir hafta on gün gibi bir süre içinde bir dönüş alacağımı ümit ediyorum. S. Arabistan makamlarının uluslararası kuruluşların taleplerini dikkate alacağını umuyorum.”Kaynak : QHA Kırım Haber Ajansı