Çin ile Hindistan arasında Keşmir’de yaşanan gerilimde çok sayıda asker ölürken bölge yeniden dünyanın gündemine oturdu.
Çin ve Hindistan, Himalayalarda statüsü tartışmalı Keşmir bölgesinde 20 Hint askerinin ölümüyle sonuçlanan çatışma konusunda birbirini suçluyor. İki taraftan da ölü ve yaralılar olduğu anlaşılan çatışmada Çin henüz kendi kayıplarını açıklamış değil.
Salı günü çıkan çatışma sırasında ateşli silah kullanılmadığı tarafların taşlar ve çivili sopalarla birbirine saldırdığı bildiriliyor.
Keşmir’in Ladah bölgesindeki sınırda en az 45 yıldır çatışma yaşanmıyordu.
Hindistan Çin’in sınırdaki fiili durumu tek taraflı olarak değiştirmeye çalıştığını söylüyor. Çin ise Hint askerlerini kendi askerlerine saldırmakla suçluyor.
İki ülkenin askeri yetkilileri arasında daha sonra gerginliği yatıştırmaya yönelik görüşmeler yapıldı.
Çatışma nasıl çıktı?
Salı günü erken saatlerde Hint ordusu Keşmir bölgesi içindeki Ladah’daki bir çatışmada 3 askerinin öldüğünü bildirdi.
Hint ordusu tarafından yapılan açıklamada 17 askerin de “görev başında” ağır yaralandıkları ve yüksek irtifadaki bölgede sıfırın altındaki soğuğa maruz kalarak öldükleri, toplam can kaybının 20’ye çıktığı kaydedildi.
Her iki taraf da çatışmada tek bir kurşun bile sıkılmadığında ısrarlı. Hindistan Dışişleri Bakanlığı Çin’i geçen hafta üzerinde uzlaşılan Fiili Kontrol Sınırları anlaşmasını ihlal etmekle suçladı.
Çin ise şimdiye kadar kayıplar konusunda bir açıklama yapmadı ama Hindistan askerlerini sınırı ihlal etmekle ve Çin tarafına geçmekle suçladı.
Bölgedeki gerginliğin geçmişi nedir?
Keşmir’de Hindistan, Pakistan ve Çin’in hak iddia ettiği bölgeler var.
Hindistan ve Çin 3 bin 440 kilometrelik bir sınıra sahip ve bu sınır boyunca yer yer çözümlenmemiş egemenlik iddiaları var.
Çin 1950’den bu yana, Hindistan ile İngiltere sömürgesi olduğu dönemde çizilmiş sınırları tanımayı reddediyor, Hindistan’ın Güney Tibet diye adlandırdığı Arunaçal Pradeş eyaletinin tamamında hak iddia ediyor.
Ayrıca karşılıklı sınırın bir çok kısmında tarafların anlaşamadığı yerler var.
Ladah bölgesinde sınır alanının dağlık, buz kaplı ve akarsularla, göllerle bölünen bir alan olması, hattın net bir şekilde belirlenmesini iyice zorlaştırıyor.
Hindistan Çin’i Ladah’daki Galwan vadisine binlerce asker konuşlandırmakla suçluyor ve Çin’in, 38 bin kilometrekarelik Hint toprağını işgal ettiğini öne sürüyor.
Hindistan ve Çin geçmişte yalnızca bir kere, 1962’de savaşmış, Hindistan ağır bir yenilgi yaşamıştı.
Çin’in Hindistan’ın kuzeydoğusuna girmesiyle başlayan savaşta iki taraftan toplam 2 binden fazla asker yaşamını yitirmişti.
4 bin 250 metre yükseklikteki dağlık bir coğrafyada bir ay kadar süren savaşın ardından ateşkes anlaşması imzalanmış ve iki ülke, savaş öncesi sınırlarına dönmüştü.
Hindistan, Çin’in bölgede 38 bin kilometrekare toprağını işgal ettiğini savunuyor.
Son 30 yıl içinde sınır ihtilaflarını çözmek için yapılan çok sayıda müzakere denemesi sonuçsuz kalmış ama bölgede istikrar büyük ölçüde korunmuştu.
Gerilim neden yeniden tırmanıyor?
Gerilimlerin yeniden canlanmasına sebep olan bir çok sebep var ama temelinde iki ülkenin çatışan stratejik çıkarları yatıyor.
Narendra Modi’nin başbakanlığında Hindistan Ladah’daki sınır boyunca onlarca yeni yol inşa etti ve 2022’de biteceği açıklanan alt yapı projesi hala sürdürülüyor.
Çin, Hindistan’ın bölgeye alt yapı getirmesinden huzursuz olarak öfkeyle tepki gösterdi. Nitekim Salı günkü çatışma da bu yolun geçtiği bir yerde meydana geldi.
Birisi de 2008 yılında yeniden kullanıma sokulan bir ileri hava üssüne bağlanan bu yollar, Hindistan’ın, bir çatışma durumunda bölgeye hızla asker ve teçhizat ulaştırma ve hava desteği sağlama imkanlarını artırıyor.
Bu arada Çin de Tibet bölgesini Şincan’a bağlaması bakımından Pekin açısından stratejik önem taşıyan bu bölgenin kendi tarafında yol ve altyapı çalışmaları yürütüyor.
Galwan vadisindeki gerilim aslında son aylarda yavaş yavaş uç veriyordu. Nisan ayından bu yana iki taraf da vadinin çevresine asker, tank, top, füze rampaları, helikopter ve savaş uçağı yığınağı yapmıştı.
Mayıs ayı başlarında Hindistan medyası Çin kuvvetlerinin, Hindistan’ın kendi toprağı saydığı bir alana girerek çadırlar kurduğu, siperler kazdığı ve ağır silahlar taşıdığı haberleri üzerine gerilim biraz daha yükseldi.
Küresel güç bölgesel güce karşı
Çin, Hindistan’ın beş katı büyüklükte ekonomisiyle kendisini ABD’nin yerine aday bir dünya süper gücü olarak görüyor.
Buna karşılık Hindistan, birden fazla büyük gücün egemen olduğu bir dünya vizyonunda önemli rollerden birini kapmayı umuyor.
Geçen yılın Ağustos ayında Hindistan çok tartışmalı bir karar ile kendi yönetimi altındaki Cammu ve Keşmir bölgesinin sınırlı özerkliğine son vermiş ve bölgenin haritasını yeniden çizmiş, Çin ise bu adımı kınamıştı.
Hindistan bu adımı kapsamında, kendisine ait olduğunu iddia ettiği ama Çin kontrolündeki Aksai Çin bölgesini de kapsayan Keşmir’in Ladah bölgesinin özerk statüsünü değiştirerek merkeze bağlamıştı.
Pakistan faktörünün son gerilimdeki yeri
Hindistan, uzun süredir müttefik olan Çin ile Pakistan arasındaki ilişkilerden de kaygı duyuyor ve Çin’i Pakistan’ın nükleer silah ve füze teknolojisi edinmesine yardım etmekle suçluyordu.
Hindistan’ın Hindu milliyetçisi BJP partisi hükümetinin önde gelen isimleri, Keşmir’in Pakistan yönetimindeki kısmını da ele geçirmekten söz ediyorlar.
Bu bölgeden geçen Karakurum otoyolu Çin ve Pakistan’ı karadan birbirine bağlıyor.
Pekin yönetimi Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru adı altında Pakistan’daki alt yapı projelerine 60 milyar dolar harcadı. Pakistan Keşmir’inden geçen bu yol Çin’i aynı zamanda Pakistan’ın Gwadar limanına bağlıyor ve Çin’e Umman denizine ulaşma imkanı veriyor.
Hindistan bu nedenle, Gwadar limanının Çin’in Umman denizinde tatbikat yapmasını sağlayabileceğinden endişe ediyor.
Tibet konusunun önemi
Buna karşılık Çin de Hindistan hükümeti ile Tibet’in dini lideri Dalai Lama arasındaki ilişkilerden kuşkulanıyor. Dalai Lama Tibet’teki başarısız 1959 ayaklanmasından sonra Hindistan’a sığınmıştı.
Hindistan Tibet’in sürgündeki hükümetini tanımayı kabul etmediyse de, sürgündeki hükümetin liderinin 2014’de Başbakan Modi’nin yemin törenine katıldığı dikkatlerden kaçmadı.
Çin Hindistan’ın jeopolitik heveslerini ciddiye almıyor ve onu daha çok ABD, Japonya ve Avustralya gibi geleneksel rakipleriyle işbirliği yapma potansiyeli olan bir ülke olarak görüyor.
Çin’i bu gerilimde güçlü kılan şeylerden biri de aynı zamanda Hindistan’ın en çok ticaret yaptığı ikinci ülke olması. Bu ilişkide Çin bir çok ülkeyle olduğu gibi büyük ticaret fazlası üstünlüğüne sahip.
Kaynak : mirahaber.com