Türkiye’de yaşayan Meryem Sultan anlatıyor: Doğu Türkistan’daki ailem ile görüşmem engelleniyor, 4 yılda iki kez konuşabildik. Meryem Sultan, dört yıldan beri Doğu Türkistan’daki ailesiyle görüşmesinin Çin tarafından kısıtlandığını ve bu süre zarfında sadece iki kere o da kontrol altında kendisiyle görüşmelerine izin verildiğini söyledi
Meryem Sultan, Türkiye’de yaşayan bir Doğu Türkistanlı.
10 yıl önce üniversite eğitimi amacıyla geldiği Türkiye’de yaşamaya başladı.
Şu an 34 yaşında olan Sultan, hem yüksek lisans yapıyor hem de Ankara’da çalışıyor.
Doğu Türkistan’da Aksu şehrinde kalan annesi babası ve ailesi başta olmak üzere tüm yakınlarıyla geldiği 2010 yılından 2017’ye kadar düzenli olarak görüşüyordu.
Kimi zaman annesi ona kimi zaman da o annesine para gönderiyordu.
Bir lisede öğretmenlik yapan annesi Aygül Sultan rahatsızlığı nedeniyle işinden ayrılmıştı.
“Bir anda anneme ulaşamamaya başladım, iki yıl hiç görüşemedik”
2017 Mart’ına kadar her şey normal giderken Meryem Sultan neredeyse o güne kadar birkaç günde bir telefonlaştığı annesine bir anda ulaşamamaya başladığını söyledi:
Ondan önce sürekli görüşüyorduk. Bir gün aradığımda açmadı, daha önce açmamazlık yapmazdı. Herkesi aradım hiç kimse açmadı. Annemi aramaya devam ettim. Telefon önce kapalı sonra da servis dışı yanıtı vermeye başlayınca acaba telefonun parası mı bitti diyerek birkaç defa para yükledim ama yine açmadı. En sonunda bir gece yarısı sabaha karşı başka bir numaradan aradığımda açtı bana ‘Beni arama. Haber vereceğim sana o vakte kadar beni arama diyerek’ hızlıca kapattı.
“Türkiye’de yaşayan Doğu Türkistanlı pek çok öğrenci aynı durumdaydı”
Aynı günlerde Türkiye’de yaşayan çevresindeki Doğu Türkistanlı pek çok öğrencinin aynı durumda olduğunu ve ailelerine ulaşamadığını öğrendiğini iddia eden Sultan, iddialarını şu şekilde sürdürdü:
Birkaç ay sonra ilk defa toplama kamplarının haberi çıktı. Bu kampların varlığından Doğu Türkistan’da olup bu kamplara alınan ancak sonra Kazakistan hükümetinin girişimleriyle serbest kalan ve Çin dışına çıkan Kazakistan vatandaşlarının anlatımları sayesinde haberdar olduk. Bu tarihten itibaren yurt dışında akrabası olan, yurt dışı ile para alışverişi olan, Uygur tarihini kültürünü araştıran herkesi ‘İkiyüzlü’ ilan edip toplama kamplarına almaya başlamışlar.
“Ailem, arkadaşlarım herkes beni engelledi”
Doğu Türkistan’da olup kendisini tanıyan herkesin bir anda telefonda kendisini engellediğini öne süren Sultan, şu iddialarda bulundu:
Ailem, akrabalarım dışında arkadaşlarım bile engelledi. Sadece bir arkadaşım vardı. O bana bir şey yazacağı zaman beni ekliyor, yazdıktan sonra yine engelliyordu. Ancak 2018’den itibaren o da beni tamamen engelledi bir daha ulaşamadım.
Meryem, annesiyle yaptığı görüntülü telefon konuşmasının bir kısmını kaydetmeyi başarmış. Konuşmada zaman zaman ağlayan annesi kızına iyi olduğunu ve dönmesini söylüyor / Görsel: Independent Türkçe
“Annem anne gibi konuşmuyordu”
Meryem Sultan, bu arada sosyal medyada konuyla ilgili paylaşımlar yapmaya, tepkisini dile getirmeye başladı.
Ailesiyle iki yılı aşkın bir süre görüşemeyen Sultan’ın telefonu 2019 yazında tanımadığı bir numara tarafından arandı. Sultan, ondan sonrasıyla ilgili iddialarını şöyle sürdürdü:
Tanımadığım muhtemelen polis olduğunu düşündüğüm biri beni aradı ve İngilizce olarak annemle görüştüreceğini söyledi.
Derken birkaç gün sonra aynı numaradan bu sefer görüntülü olarak arandığımda karşımda annem ve kardeşim vardı.
Bir evdeydiler ama bizim ev değildi. Annem taşındıklarını söyledi. Saçlarını kesmiş, yaşlanmış, gergin bir haldeydi. Muhtemelen beni arayan polis olduğunu düşündüğüm kişi de oradaydı ve onları gözlemliyordu.
Annem bir anne gibi, iki yıldır görmediği kızıyla konuşur gibi konuşmuyordu.
Telefonda beni ilk arayan kişi görüntülerde yoktu ama muhtemelen aynı ortamdaydı ve konuşmayı izliyordu.
Annem gözetlenir gibi kontrollü konuşuyordu.
Bana iyi olduklarını, orayla alakalı paylaşımlar yapmamamı söylüyor, devleti övüyor, bir an önce dönmemi tavsiye ediyordu.
Ben de dönmeyeceğimi dönenlerin tutuklandığını söyleyince’bu sefer “Sakın öyle şeyler söyleme’ dedi.
Konuşurken ara ara ağlıyordu. Ona toplama kampına girip girmediklerini sorduğumda hiç öyle bir yere girmedik’ dedi.
O arada kısa ses kayıtları ve görüntüler almayı başardım. Zaten görüşmede çok uzun sürmedi. Sonra o numara da engelledi.
“Anneannemin toplama kampında öldüğü söylendi”
Bu konuşmadan bir ay sonra anneannesinin bir toplama kampında öldüğünü Doğu Türkistan’daki güvenilir bir kaynaktan duyduğunu öne süren Sultan, “Bilgi eşi yabancı olduğu için kamptan bırakılan bir Uygur’dan aldım” dedi.
2019’un Ağustos ayında bu sefer de küçük kardeşinin kendisini aradığını söyleyen Sultan, bundan sonrasını şöyle anlattı:
Görüşmek istediklerini söyledi. Aradığında yine görüntüde annemle kardeşim vardı. Aynı evdeydiler. Yine gergindiler. Aynı şeyleri söylediler. Kendilerine toplama kampına girip girmediklerini sorduğumda asla öyle bir yere girmediklerini söylediler. Sonra kardeşim yine engelledi. O günden beri hiç konuşamadım yani neredeyse 4 yıl içinde ailem ile iki kere görüşebildim.
“Çin Elçiliği’ne sordum ama bilgimiz yok dediler”
Konuyla ilgili Türkiye’deki Çin elçiliğine başvurduğunu ancak konu hakkında haberdar olmadıkları cevabını aldığını söyleyen Sultan, Türk makamları nezdinde yaptığı girişimlerden de sonuç çıkmadığını söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
Bizim amacımız Türkiye ile Çin’in ilişkilerini bozmak veya iki ülke arasında sorun olmak değil. Türkiye’yi zor durumda bırakmak asla istemeyiz. Ancak gerçeklerin de duyulmasını ve gizlenmemesini istiyoruz. Diplomatik olarak yapılacak bir şey olmadığını anlayınca kendimi orada olanların aydınlatılmasını adadım. Sadece benim ailem değil oradaki milyonlarca insanın çektiği eziyeti duyurayım dedim. İnsanların yakınlarını kaçırıp onlarla korkutmaya çalışıyorlar.
“Akıbetleri hakkında bilgi almak istiyorum”
Ailesinin toplama kampında olup olmadığını bilmediğini söyleyen Sultan, “Ailemin şu an nererede ve ne halde olduklarını bilmiyorum. Çünkü hiçbir şekilde haber alamıyorum. Ama onların akıbeti hakkında haberdar olmak istiyorum. Tek isteğim aileme kavuşmak” diye konuştu.
“Çin bizi tehdit olarak görmemeli”
Ailesinin kendi halinde politik olmayan insanlar olduğunu ve babası dışında hepsinin devlet memuru olduğunu söyleyen Meryem’in Çin’e de bir çağrısı var:
Çinliler bizi tehdit olarak görmemeli. Barış içinde yaşamak istiyoruz. Dilimizi aşağılıyorlar. Neden toplumlar bir diğer kültürü yok etmeye çalışıyor. Oysa ne kadar farklı kültür o kadar renkli olur dünya. Barış içinde yaşamak mümkün. Sadece bazı toplumlar aç gözlülük yapıp bütün enerji kaynaklarına sahip olup başka insanlara acı çektiriyorlar. Tek isteğim ailemin sağlıklı ve güvende olduğunu öğrenip onlarla yine bir araya gelebilmek.
Kaynak : İndependent Türkçe – Röportaj : Ali Kemal Erdem