(İnsanın) Onun önünden ve arkasından (devamlı) izleyenleri, takipçileri vardır. Onu Allah’ın emriyle gözetip korumaktadır. Bir millet kendi durumlarını değiştirmedikçe Allah onların durumlarını değiştirip bozmayacaktır. Allah da bir kavme (İslam’dan ve insanlıktan uzaklaştıkları için ceza olarak bela ve musibetler gönderip çeşitli) sıkıntı ve kötülükler diledi mi, artık onu önleyecek ve geri çevirecek (bir güç) de (yoktur,) bulunmayacaktır. Onların Allah’tan başka velileri (ve sahipleri de yoktur) çıkmayacaktır. RAD SÜRESİ 11.AYET
Allah Doğu Türkistan’da mazlum Uygur Türklerine Kafir Komünist Çin gibi bir bela verdi. Çin azdıkça azdı. Tüm dünyanın gözleri önünde mazlum Uygurlara işkence, zulüm, tecavüz ve soykırım yaptı.
Uygur Türkleri bu zulümden kurtulmak için büyük bir kısmı (mücahitler müstesna) her zaman başta İslam düşmanlarından medet umdu.
Çin zulmettikçe Uygur Türkleri islam düşmanlarına sarıldı.
Milyonlarca müslümanı katletmiş, şehit etmiş Amerika, Almanya isviçre Fransa gibi ülkelere sarıldı Uygur Türkleri. Allahı bırakıp Amerika’dan medet uman sapıklar, kendileri ile beraber mazlum Uygur Türklerinide saptırdı.
Müslümanların resmen etlerini yiyen islam düşmanı Budistlerle kolkola Çin zulmünden kurtuluş aradırlar.
Allah’a şirk koşan Budistlerin bir ülkesi de Tibet’tir. Puta tapanlar ve Allah’a taptığını iddia eden bu sapık Uygur Türkleri Çin zulmünden kurtuluşu Budizm’de ABD’de mi bulacaklar ?
Amerikan istihbaratı CIA’in yönettiği sapıklar, Uygur Türklerine Kurtuluş reçetesi olarak ‘‘Budstlerle ve ABD ile beraber Çin’e karşı mücadele etmeden olmaz” diyerek Uygur Türklerinin islam düşmanları ile aynı safta toplayarak Küfre sokmaktadır.
CIA, Mücahitlerin arasına sızmış ve İbrahim Mansur gibi eski komutanları saffına çekmiştir.
Türkistan İslam Partisinden atılan ve Şeriat mahkemesinden kaçarak Suriye’den ayrılan İbrahim Mansur. CIA ve Haricilerle beraber Amerika’nın ”Wakhan Koridoru” projesin yürütmektedir.
Pislikleri açığa çıkan İbrahim Mansur, Şeriat mahkemesine teslim olmadığı gibi beraberinde CIA projesi için çıkardığı Uygur Türklerine ”Şam cihadı Bitti” diyerek CIA uşaklığına soyunmuştur.
Mücahitleri CIA’in emrine verebilmek için ”ŞAM CİHADI BİTTİ” diyen İbrahim Mansur bu söyleme kulak asanlarla beraber ABD dolarlarını yemektedir.
Şam cihadından kopardığı mücahitleri çevresinde toplayan İbrahim Mansur ve Uşakları aynı zamanda Şam’da mücahitleri kafirlerle başbaşa bırakmış ve mücahitlerin moral ve motivasyonunu bozduğu gibi sayılarını azaltarakda dolaylı olarak kafirlere yardım etmiştir.
Türkiye’deki Uygur Dernekleri ABD’nin ellerinde.
Amerika’da Beyaz Saray’da kurulmuş sözde Doğu Türkistan Sürgün Hükümetleri (3-4 tane birbirini tanımayan Sürgün Hükümeti var) ve sözde ”Dünya Uygur Kurultayı’‘ Amerika’da merkezleri var ve CIA tarafından kurulmuş ve Türkiye’deki Doğu Türkistan Derneklerinin hepsi bunlarla beraber iş birliği içerisinde faliyetlerini yapmaktadır.
Doğu Türkistan Sürgün Hükümeti Amerika’da Fetöcülerle görüştüğünü alenen TV röportajında söyleyebilmektedir. Dünya Uygur Kurultayı Amerika’da Amerikan İstihbaratı ile her ay 2-3 kez toplantı yaptıklarını onların haberi olmadan adım atmadıklarını alenen söylemektedir.
Sahtekar ”Doğu Türkistan Ulemalar Birliği”
Sözde mollalar, ilim ehillerini toplamış Amerikan İstihbaratı CIA, kurmuş Ulemalar birliğini, fetva veriyorlar.
”Hangi dinden hangi milletten olursa olsun, Çin’e karşı birlikte yürürüz” kararı çıkıyr Firavunun Sihirbazlarından. ALlahın laneti Kafirlerle beraber olan ve Allahın dini islamı bırakıp kafrlerle kolkola yürüyenlerin üzerine olsun.
Azgınlıkda haddi aşan Uygur Dernekleri Amerikan Konsolonsluğundan alenen yardım talep de etmektedir
YPG’yi silahlandıranların ABD olduğunu görmezden gelen bu sapıklar. YPG’nin elindeki esir Uygur DAEŞ’çiler için Allah’ın Fetih Sürelesi ayetlerini okuyarak Kafirlerin ayaklarına gitmektedirler.
Bu kafirler, çok iyi bilmektedir ki YPG’yi ABD silahlandırmaktadır ve YPG’nin elindeki esirler esasen ABD’nin esirleridir.
Allah Uygur Türklerine ve tüm insanlığa Kurtuluş Reçetesi olarak İslamı Sunmuştur.
Allah Teâlâ bir kavme, bir topluma ihsan ettiği nimeti durup dururken değiştirecek değildir. Ta onlar kendilerindekini değiştirinceye kadar. Yani onlar o nimete erdikleri zaman, kendilerinde o nimete sebep ve vesile olan fıtri misakı, ahlâk ve güzel amelleri, kendileri bozup değiştirinceye kadar, huylarını değiştirinceye kadar Allah’ın o nimeti değiştirmesi, Allah’ın âdetlerinden değildir.
İnsanlar, Allah’ın hoşnut olmadığı bir şekilde değişirler, öz değerlerine yabancılaşırlar, ellerindeki nimetin şükrünü yerine getirmez, onu gerektiği yerde, gerektiği gibi kullanmazlar, şımarırlar, nimetlerin Allah’ın lütfü ile ilişkisini unutur, kerameti kendilerine mal ederler; güç, servet, ilim, iktidar gibi ilâhî nimetleri zulüm için kullanırlar… İşte böyle değişen ve bozulan insanların elinden nimet, onu veren Allah tarafından alınır ve yerine zıddı (felâket, mahrumiyet, sıkıntı) verilir. (Kur’an Yolu, II/551).
Bozulma suretindeki değişim kişisel olabileceği gibi toplumsal da olabilir. Toplumun bozulmasının neticesinde gelecek felaket ve mahrumiyetler, sıkıntılar daha büyük olur.
Doğu Türkistan Bülteni / HABER AJANSI