ANLAŞMAYA RED OYU VERİN
“Çin’le yapılan suçluların iadesi anlaşması, insan haklarına ve Türkiye’nin tarihî duruşuna uymaz. Milletvekillerimizi bu anlaşmaya red oyu vermeye, aydınları ve halkımızı Uygurların insanca yaşama haklarına duyarlı olmaya davet ediyoruz.”
KAMPLARDA 3 YIL
Çin’in Doğu Türkistan’daki kamplarında 3 yıl boyunca kalan Gülbahar Haitiwaji, kampta yaşadıklarını yazdığı kitapta anlattı: “Bizi uyandırmaya geldiklerinde idam edilme zamanımın geldiğini düşünüyordum.”
Soykırım durdurulsun
İstanbul Üniversitesi akademisyenleri Çin’in Doğu Türkistan’da uyguladığı soykırımın durdurulması çağrısında bulundu.
İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Akademisyenler Platformu Doğu Türkistanda yaşanan Çin zulmüne sessiz kalmayarak bir basın açıklaması yayınladı. Açıklamada, “Doğu Türkistan’daki Müslüman Türklere karşı yapılan baskı, zulüm ve soykırımının durdurulmasını, toplama kamplarının kapatılarak, tutukluların serbest bırakılmasını, Uygurların vicdanı, akademisyen, fikir adamı İlham Tohti’ye özgürlük ve iade anlaşmasının onaylanmamasını talep ediyoruz. 1949 yılından itibaren Çin Halk Cumhuriyeti’nin işgali ve esareti altındaki kadim Türk yurdu Doğu Türkistan’da yıllardır uygulanan çeşitli politikalarla coğrafyanın Türk-İslam kimliği ve Doğu Türkistan Türklüğü yok edilmeye çalışılmaktadır. Özellikle 01.04.2017’de Çin İşgal Yönetimi tarafından çıkartılan 50 maddelik Aşırılık ve Terörle Savaş Yasası ile Müslüman Türklere 69 yıldır yapılan baskı, zulüm ve insanlık dışı uygulamalar büyük bir ivme kazanmış, etnik ve kültürel soykırım aşikâr hal almıştır” denildi. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
Ailelerine bilgi verilmiyor
“Ocak 2017’den itibaren Çin yönetimi tarafından Siyasî ve Meslekî Eğitim Merkezi olarak tanımlanan 1200 civarında Toplu Cezalandırma Kampı inşa edilmiştir. Nazi Almanya’sının toplama kamplarını andıran, evrensel hukuka aykırı Çin’in Doğu Türkistan’da kurduğu toplama kamplarında başta aydınlar, akademisyenler, kanaat önderleri, şair ve yazarlar, sanatçılar, sporcular ve iş adamları olmak üzere bir milyondan fazla Doğu Türkistan Türkü akıbetleri meçhul biçimde zorunlu olarak tutulmaktadır. İnsanlık dışı bu durum Birleşmiş Milletler İnsan Hakları ve Irkçılıkla Mücadele Komitelerinin açıkladığı raporlarla da belgelenmiştir. Kamplarda çoğu yaşlı ve hasta olan bu tutuklulara psikolojik ve fizikî baskılar, zulüm ve işkenceler uygulanmaktadır. Bunların sonucunda vefat edenlerin sayısı gün geçtikçe artmakta ve ölüm nedenleri ile ilgili olarak ailelerine herhangi bilgi de verilmemektedir.”
‘Endişeliyiz’
Türkiye ile Çin arasında suçluların iadesi anlaşması kapsamında, Türkiye’deki Doğu Türkistanlıların evlerine baskın düzenlenip tutuklandığı haberleri üzerine Doğu Türkistan İnsan Hakları İzleme Derneği, endişelerini dile getiren bir açıklama yayınladı. “İstanbul’da artan gece baskınları ve tutuklamalar halkımızın bu endişelerini bir kat daha arttırmış durumda” denilen açıklamada, antlaşmanın sonsuza kadar askıya alınması ve tutuklamaların durdurulması için çağrı yapıldı. ETHR, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Çin’in Covid-19 aşısını kullanarak Türkiye’de yaşayan Doğu Türkistanlıları geri istedikleri iddiaları yabancı basında geniş yer almaktadır. Bütün bu iddialar ve gelişmeler Türkiye’de yaşayan Doğu Türkistanlılar başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında yaşayan Uygurları derinden etkilemektedir. Tutuklamalar sırasında kullanılan üslûp ve tavır da insanların gururunu zedeleyicidir.”
Meclis’e çağrı
“Toplama Kamplarının kapatılarak, etnik kökenleri ve dinî inançları nedeniyle buralarda zorla tutulan Müslüman Doğu Türkistan Türklerinin bir an önce serbest bırakılmasını, Uygurların vicdanı Prof. Dr. İlham Tohti başta olmak üzere Çin zindanlarında haksız yere yatanların özgürlüklerine kavuşmalarını ve Doğu Türkistan Türklerine Çin Anayasası’nda ve “Özerk Bölge Yasası’nda” yazılan hakların verilmesini talep ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti ile Çin Halk Cumhuriyeti, iki ülkenin egemenlik ve eşitlik ilkeleri ile karşılıklı çıkarlara saygı temelinde suçluların iadesi kapsamındaki mevcut işbirliğinin geliştirilmesi ve güçlendirilmesi amacına dayanılarak 13 Mayıs 2017 tarihinde “Suçluların İadesi Anlaşması”nı imzalamışlardır. (…) TBMM Adalet Komisyonunda bekleyen bu anlaşma, insan haklarına, Türkiye’nin tarihi duruşuna ve çıkarlarına uygun düşmemektedir. Milletvekillerimizi yüce meclisimizin ilgili komisyonunda ve genel kurulunda bu anlaşmaya ret oyu vermeye, bütün aydınlarımızı ve halkımızı Uygur Türklerinin insanca yaşama haklarına karşı duyarlı olmaya dâvet ediyoruz.”
***
Çin, Uygur vatandaşlarını öldürüyor
Çin’in Doğu Türkistan’daki kamplarında 3 yıl boyunca kalan Gülbahar Haitiwaji, kampta yaşadıklarını kendi yazdığı kitapta anlattı. Kitabında ayrıca kampta yaşadığı zor günlerden bahsederken, kadınların aşılama bahanesiyle kısırlaştırılmaya götürüldüklerini iddia etti. Haitiwaji şunları söyledi: Avrupa Parlamentosu tarafından geçen Haziran ayında yayımlanan bir araştırmaya göre, Çin hükümetinin Sincan’daki Uygur kadınlarını hamilelik testlerine tabi tuttukları ayrıca kadınları kısırlaştırmaya veya kürtaj yaptırmaya zorladıkları ifade edildi. Kamplarda akıl sağlığını kaybeden insaların olduğu ve anlattıklarının hepsinin doğru olduğunu vurgulayan Haitiwaji, ‘Tecrübe ettiğim hiçbir şey, bir mahkumun durumunu abarttığı hastalıklı bir fantezi değil. İşkence yapan, Uygur vatandaşlarını öldüren Çin’dir” dedi.